end in - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

end in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Sens de "end in" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 5 résultat(s)

Anglais Turc
General
end in v. varmak
end in v. sonuçlanmak
end in v. -de bitmek
end in v. -de sona ermek
Idioms
end in v. sonuçlanmak

Sens de "end in" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 118 résultat(s)

Anglais Turc
General
end in smoke n. sonuçsuz kalma
end in smoke n. beyhude/sonuçsuz kalma
end up in court v. mahkemelik olmak
fall out in the end v. külahları değişmek
end up in jail v. hapishaneyi boylamak
end in failure v. fiyasko vermek
end up in v. boylamak
end up in v. düşmek
end up in prison v. hapsi boylamak
end in something v. sonuçlanmak
end up in victory v. zaferle sonuçlanmak
end in success v. başarıyla sonuçlanmak
end up in police station v. karakolluk olmak
end in divorce v. boşanmayla sonuçlanmak
end in a tragedy v. acı son ile bitmek
have a bitter end end in a calamity v. acı sonla bitmek
end in a tragedy v. acı sonla bitmek
have a bitter end end in a calamity v. acı son ile bitmek
end up in the wrong prison v. yanlış cezaevine düşmek
end up in a court of law v. sonu mahkemede bitmek
end up in a court of law v. soluğu mahkemede almak
end up in davy jones's locker v. denizin dibini boylamak
end up being the one in the wrong v. haksız duruma düşmek
end up in the hospital v. gözünü hastanede açmak
end up in the hospital v. hastaneyi boylamak
end up in the hospital v. kendini hastanede bulmak
in the end adv. sonunda
in the end adv. nihayet
in the end adv. sonuçta
in the end adv. eninde sonunda
in the end adv. en sonunda
in at the deep end adv. havuzun derin tarafında
in at the deep end adv. derin bir suyun içinde
Phrases
in case end up on a desert island expr. ıssız adaya düşersen
Proverb
justice triumphs in the end sonunda adalet yerini bulur
Colloquial
an end in itself n. kendi içinde bir amaç
end in itself n. kendi içinde bir amaç
end in itself n. kendi başına bir keyif
end in itself n. kendi içerisinde var olan şey
end up in prison v. hapse düşmek
an end in itself expr. bir işin kendi başına bir keyif olması
Idioms
end in view n. sonuca odaklanma
end in view n. bitirmeye odaklanma
end in view n. bittiğini hayal etme
end in view n. sonuç odağı
an end in itself n. yüksek bir amaca hizmet etmeyen şey
an end in itself n. kendi içerisinde var olan şey
an end in itself n. ne uzayıp ne kısalacak bir şey
an end in itself n. yüksek bir amaca hizmet etmeyen şey
an end in itself n. kendi içerisinde var olan şey
an end in itself n. ne uzayıp ne kısalacak bir şey
end in smoke v. harap olmak
end in smoke v. yıkılmak
end in smoke v. mahvolmak
end up in the knacker's yard v. bir kenara itilmek
jump in at the deep end v. balıklama atlamak
jump in at the deep end v. bir şeye hazırlık yapmadan başlamak
throw somebody in at the deep end v. birine zor bir iş vererek onu zor durumda bırakmak
throw somebody in at the deep end v. birine zor bir görev vermek
end up in the poorhouse v. darülacezeye düşmek
end up in the poorhouse v. ele güne muhtaç olmak
end up in the poorhouse v. ele güne muhtaç hale gelmek
end in deadlock v. kördüğüm olmak
end up in the knacker's yard v. pabucu dama atılmak
end up in the knacker's yard v. unutulmaya yüz tutmak
be thrown in at the deep end v. zor bir işin içine hazırlıksız (yaka paça) atılmak
be thrown in at the deep end v. zor bir işi başına sarmak
end your days/life (in something) v. hayatının son günlerini bir yerde/bir şekilde geçirmek
go in off the deep end v. aniden öfkeye kapılmak
go in off the deep end v. birden deliye dönmek
go in off the deep end v. aklını kaçırmak
go in off the deep end v. aklını kaybetmek
go in off the deep end v. çıldırmak
go in off the deep end v. cinnet getirmek/geçirmek
go in off the deep end v. aklını oynatmak
go in off the deep end v. çılgına dönmek
go in off the deep end v. şalteri/sigortası atmak
be thrown in the deep end v. karmaşık/bilmediği bir işin içine atılmak
be thrown in the deep end v. kendini karmaşık/bilmediği bir şeyin içinde/ortasında bulmak
end in tears v. sonu kötü bitmek
end in tears v. sonu iyi bitmemek
end in tears v. hüsranla sonlanmak/sonuçlanmak
end in tears v. sonu hüsran olmak
end in tears v. sonu kötü olmak
go in off the deep end v. kendini kaptırmak
go in off the deep end v. gaza gelmek
go in off the deep end v. kendini kaybetmek
go in off the deep end v. kontrolünü kaybetmek
end in a tie v. berabere bitmek
end in a tie v. beraberlikle sona ermek
end in a tie v. beraberlikle sonuçlanmak
end in a draw v. berabere bitmek
end in a draw v. beraberlikle sona ermek
end in a draw v. beraberlikle sonuçlanmak
in the end adv. en sonunda
in the end expr. nihayet
in the end expr. sonunda
no end in sight to something expr. ufukta bir değişiklik görünmüyor
in at the deep end expr. sıkıntıda
in at the deep end expr. zor durumda
in at the deep end expr. zor/tehlikeli bir durumda
in at the deep end expr. sıkıntılı bir durumda
in at the deep end expr. zor/tehlikeli bir durumun içinde
in at the deep end expr. sıkıntılı bir durumun içine girmiş
snitches get stitches (and end up in ditches) expr. ispiyoncular yaptıklarının cezasını öder
snitches get stitches (and end up in ditches) expr. ispiyonculuk ispiyoncuların yanına kar kalmaz
snitches get stitches (and end up in ditches) expr. ispiyonlayan kişi ispiyonlamanın cezasını çeker/sonuçlarına katlanır
snitches get stitches (and end up in ditches) expr. ispiyonculuk cezasız kalmaz
snitches get stitches (and end up in ditches) expr. ispiyoncu er ya da geç cezalandırılır
end up in the poorhouse yoksulluk içinde yaşamak
end up in the poorhouse yoksullar/düşkünler evinde yaşamak
Speaking
it'll all end in tears expr. sonu iyi bitmeyecek
it'll end in tears expr. sonu kötü bitecek
it'll end in tears expr. sonu iyi bitmeyecek
it'll all end in tears expr. sonu kötü bitecek
begin with the end in mind expr. sonu düşünerek başlayın
Law
end in acquittal v. beraatle sonuçlanmak
end in acquittal v. beraatla sonuçlanmak